Legzira

Pin
Send
Share
Send

Hakkında konuşulamayacak bir yer - dil bunu yapamaz.


Turistler zaman zaman buraya gelirler: atalet ile kamerayı tıklarlar, inler ve nefes alırlar, sahil boyunca birbirleriyle yürürler, el ele tutuşurlar ve ayrılırlar. Neyse ki gidiyorlar ve her şey tekrar yerli yerine oturuyor: sadece boş bir kumsal, kırmızı kayalar, görkemli kemerler, dalgaların uğultusu.

Burada olmak, anlıyorsunuz (veya daha doğrusu hissediyorsunuz) - yaratıldığı sırada dünya böyleydi: parlak kırmızı kayalar, turkuaz okyanus ve güçlü dalgaların beyaz köpüğü.

Burası sakin. Burada olmak eve gitmek gibi. Sonunda yapışkan hayatımızın koşuşturmacasından kurtulmak gibi.

Mutlak kenar. Her şeyin bittiği ve zamanın bir anlam ifade eden bir kavram olmaktan çıktığı yer - burada hissedilemez.

Kemerler Legzir'deki en önemli şey bile değil. Bu sadece onun kurucu parçasıdır, bütünden ayrılmaz bir unsurdur - tam ve kendi kendine yeterli bir evren olarak Leghzira'dan. Belki burada da aynı fizik yasaları işliyor ama bu dünya kendi hayatını ve kendi anlaşılmaz kurallarına göre yaşıyor. İşte farklı bir evren. Eh, ya da en azından başka bir gezegen.

Hakkında konuşulamayacak bir yer - dil bunu yapamaz. Burası düşünülemez bile - genellikle başka bir gerçeklik katmanındandır.

Hava, milyarlarca damla tuzlu sudan oluşur. Serin, taze ve sessiz. Legzira bir rüyadır. Mekânın kendisi rüyalar meselesinden dikilir.

Ya da belki tam tersine, bir uyanış mıdır?

Blogumuzu okuyun - size başka bir Türkiye gösterin

Pin
Send
Share
Send